22 Mart 2013 Cuma

Turkiyedeki Nesli Tukenmis Hayvanlar

Anadolu Panteri


Boyu 200-250 cm, ağırlığı dişilerde 35-50 kg, erkeklerde 45-70 kg civarındaydı. Yaklaşık ömrü 20 yıldı. Çok çevik olan Anadolu parsı, etoburdu ve geyik, yaban keçisiyaban domuzu, küçük memeliler ile kuşlar gibi hayvanlar av yelpazesini oluştururdu. Anadolu parsı, Doğu Akdeniz veDoğu Anadolu bölgelerinde, daha çok ormanlık ve dağlık alanlarda yaşamıştır. Doğal yaşam alanları ve av kaynaklarının azalması parsları insanların yaşadığı yerlere yönlendirmiş ve bu da genellikle vurularak ya da zehirlenerek öldürülmelerine yol açmıştır.




Asya Fili

Asya Fili (Elephas maximus), yaşayan iki fil türünden biri, Elephas cinsinin yaşayan tek üyesidir. Aynı zamanda Asya'da yaşayan en iri hayvandır. Bu tür geneldeBangladeşHindistanSri LankaÇinhindi ve Endonezya'nın bazı yerlerinde görülür. Bu türün nesli tehlikededir, dünyada sadece 25,600 ila 32,750 yabani Asya fili kalmıştır. Türkiye'de nesli 19. yüzyılda tükenmiştir.
Bu türün çoğu üyesi evcildir ve taşıdığı yükü kaldırma yeteneğinden dolayı Güney ve Güneydoğu Asya'da ormancılıkta kullanılır. Tarihte bu hayvanın değirmenlerde kullanıldığı olmuştur. Yabâni filler turistlerin ne kadar ilgisini çekse de bazen köylere girip tarlaları yağmaladıkları oluyor.
Asya fili, daha küçük kulakları, sırtının kambur oluşu, hortumunda sadece 1 "parmak" olması, sadece erkeğinin fildişleri olması ve daha küçük oluşuyla yakın akrabası Afrika filinden hemen ayırt edilir.
Yabani Asya filinin ömrü 60, evcilinin ise 80 yıldır. Her gün vücut ağırlığının %10'u kadar yemek yerler (yani yetişkininin günde 170-200 kg. yemek yemesi gerekir). Ayrıca günde 80-200 litre su içmeleri ve suda yıkanmaları da gerekir.
Asya filinin 3 alttürü vardır.
Asian elephant - melbourne zoo.jpg


,











Mersin Balığı


Mersin balığıgiller, Acipenseridae familyasını oluşturan aralarında sekiz metre uzunluğa ve 1,6 ton ağırlığa kadar varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinin ortak adı.
Mersin balıkları çok "ilkel" hayvanlardır. İskeletleri sadece kısmen kemikleşmiştir. Yan taraflarında beş sıralı dizili olan büyük pullar vardır. Kuyrukları asimetriktir, ağızları aşağıya yönelmiş ve gerekli olduğunda çenelerini dışarıya çıkarabilirler. Dört bıyıkları vardır. Bunlarla suyun dibinde yem arayabilirler. Bazı mersin balıkları beş metre uzunluğa ulaşabilirler, ve bu yüzden en büyük tatlı su balıklarıdır. Ama çoğu türleri sadece yumurtlamak için tatlı suya gelirler ve aslında tuzlu suda yaşarlar. En büyük mersin balığı türü olan mersin morinası (Huso huso) neredeyse sadece tuzlu suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara geçer. Geçmişte anlatılan büyüklükleri inanılır bir şekilde kanıtlanmadan kitaplara geçirilmiştir, ve bu yüzden en kaliteli kitaplarda bile 8-9 metre gibi inanılmaz büyüklükleri okumak mümkündür. Ama bu ölçüler için ne 20'nci yüzyıldan ne de ondan önceki bir zamandan kalma güvenilir kanıtlar bulunamamıştır. Kanıtlanabilmiş olan en büyük ölçüler 5 ve 6 metre uzunluk ve 1 ve 1,5 ton ağırlık civarlarındadır.
Mersin balıkları hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak deltaları), hem de denizde yaşarlar. Bazı türleri sadece tatlı suda yaşarlar. Göçebe hayatı sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip, sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek için tekrar tatlı suya dönerler.
Mersin balıkları çok geç erginlik çağına ulaşırlar. Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına varınca ilk kez yumurtlarlar. Sadece bazı küçük türleri bir iki yaşında erginliğe ulaşırlar. Bazı mersin balıklarının 100 yaşına varabildikleri ıspatlanmıştır. Bu yaşa varanları 1,4 ton ağırlığına ulaşmış olabilir, ve böylece dünyanın en büyük tatlı su balıklarıdır.


Mersin balıklarının yüksek bir su kalitesine ihtiyaçları olduğu için, kirlenen ırmaklardan dolayı 20'nci yüzyılda batı Avrupa'da nesli neredeyse tamamen tükenmiştir.
Ayrıca çoğu mersin balığı türlerinin yaşam çemberlerinin bir kısmı olan ırmak-deniz göçebeliğinin bütün büyük ırmaklarda bulunan baraj duvarlarında sona ermesi ve balıkların çiftleşip yumurtlamak için ırmağın üst kesimlerine ulaşamamaları önemli bir rol oynamaktadır.
Hazar denizinde bile, sayıları azalmış ve 1970'li yıllarda 20.000 ton mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton'dan bile az tutulmuştur. Mersin balıklarını korumak için bir sürü yasa çıkarılmış olsa da sayıları azalmaya devam etmektedir. Bunun en önemli sebebi yasa dışı avlanmalarıdır.
Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan havyarları için avlanılmaktadır.
Yasa dışı mersin balığı avı özellikle Sovyetlet birliğinin dağılması ile çok yoğunlaşmıştır. Bu yüzden Rusya'da türler tükenmek üzeredir. Mersin balığının havuzlarda yetiştirilmesi son yıllarda çok önem kazanmıştır. Mersin balıklarının son saklandıkları yerlerden birisi Akdeniz bölgesinin Mersin Körfezibölgesindedir
1997 yılında Almanya[]'nın ve ABD'nin çabaları ile mersin balığı Washington hayvanları koruma antlaşması listesine alınmıştır. 2003yılından beri World Sturgeon Conservation Society adlı kurum son mersin balığı populasyonunu korumak ve büyütmek için çaba göstermektedir.
Beluga-Mersin balığı'nın neslini tamamen tükenmekten korumak için ABD 30. eylül 2005'te son çare olarak Beluga-Havyarı ithalatını yasaklamıştır ("U.S. Fish & Wildlife Service" ingilizce: [1])
11. Nisan 2006'da Almanya ve Polonya sınırını oluşturan Oder ırmağına 2.000 mersin balığı salınacaktır. Bu populasyonu gerçekten sağlamlaştırmak için 2007 ve 2008 yıllarındada 2.000 balık salınacaktır.
16 ve 18 Temmuz'da Sakarya / Karasu'dan Sakarya Nehrine 500 adet İstanbul Üniversitesi tarafından markalanmış mersin balığı salınmıştır.
Asya Aslanı

Asya aslanı (Panthera leo persica), kedigiller (Felidae) familyasından Hindistan'ın batısında, Gucerat bölgesinde, Gir Ormanları'nda yaşayan bir aslan alt türü.
Eskiden Asya aslanı Hindistan'dan İran'a, Arap Yarımadası'ndan Yunanistan'a kadar çok geniş bir coğrafyada yaygındı. Günümüzde ise sadece Hindistan'ın batısında bulunan Gir Ormanı'nda yaşamaktadır. 2010 sayımına göre toplam nüfusu 411 kadardır.
Türkiye'de Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşadığı bilinen Asya aslanının Anadolu'da nesli tükenmiştir. Son olarak 13. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı tahmin edilmektedir.[1]
Asya aslanı Afrika aslanından daha küçük ve daha az sayıdadır.Bir Afrika aslanı 200 kg olarak hayatını sürdürürken Asya aslanı 100-140 kg arasında değişir.
Akdeniz Foku
Akdeniz foku (Monachus monachus), fokgiller (Phocidae) familyasından yeryüzünde sadece doğu Akdeniz sahilleri ile Batı Afrika'nın bir tek sahilinde yaşayan fok türü. Yeryüzündeki toplam 34 yüzgeçayaklı fok türünden Karayip Keşiş foku, en son 1952yılında görülmek kaydı ile yeryüzünden yok olmuştur. Dolayısıyla dünyada şu anda 33 yüzgeçayak türü vardır.Üzerinde yapılaşma olmayan, insanların kolay ulaşamadığı ya da insan etkinliklerinden uzak kalmış, tercihen üreme veya barınma işlevleri gören kıyı mağara ve kovuklarına sahip; sessiz ve tenha kayalık sahilleri yaşama alanı olarak seçen Akdeniz fokları, bu alanların bozulmasından doğrudan etkilenmektedir.
Öte yandan bu tanımdan yola çıkarak Akdeniz foklarının farklı yapıda sahilleri (örneğin kumsal kıyılar ve kıyı yerleşim bölgeleri) kullanmadığı sonucuna varılamaz. Akdeniz fokunun özellikle beslenmek için ıssız kayalık sahillerin dışına çıkarak dolaşım alanını genişlettiğini, kumluk, çakıllık kıyılar ve nehir ağızlarına da uğradığı bilinmektedir. Ancak, Akdeniz fokunun birincil yaşam alanı ıssız ve yapılaşmamış kayalık kıyılardır. Büyük bir deniz memelisi olduğundan dar yaşam alanları içinde barınamaz. Tür ancak, makul büyüklükte ve uygun kıyı alanlarının olması durumunda varlığını sürdürebilir ve güvenle yavrulayabilir. Bazende yavrularını ölü doğururlar.İri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, ağırlığı 200-300 kilogram arasında değişmektedir. Erginlerin vücudunu 5 mm'yi geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüğünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dişi ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur. Karada yatarken vücudun iriliği ve tombul görünümü göze çarpar. Vücudun her iki yanında ön yüzgeçleri (ön üyeler) ve arkada ise iki parça halinde arka yüzgeçleri (arka üyeler) yer alır.
  • Erkek: Siyaha yakın koyu kahverenginde olup karın bölgesinde belirgin bir beyaz leke vardır.
  • Dişi: Açık kahverengi veya gri tonlarda olup karın altları da boyundan kuyruğa kadar sırta göre daha açık hatta beyaza yakın renktedir. Ayrıca üstte bel bölgesinde çiftleşme sırasında erkeklerin neden olduğu tırnak izleri bulunur.
  • Yavru: Doğduğunda boyu yaklaşık 80–90 cm, ağırlığı yaklaşık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1.5 cm uzunluğunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduğu bıyıklarla doğar. Yaklaşık iki aylıkken kürkünü değiştirmeye başlar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.'Akdeniz foku, ürkek ve diğer yüzgeçayaklı türlerine göre daha az sosyal bir canlıdır. Ülkemiz kıyılarında da yaşayan doğu Akdeniz bireyleri genelde tek tek dolaşırlar ve nadiren birlikte görülürler. Araştırmacıların eskiden Türkiye'de zaman zaman 2 ile 4 arasında foku birlikte gözlediği hatta bu sayının çok ender olmakla birlikte 7-8'e kadar çıktığı da bilinmektedir. Birçok özelliği gibi davranışları hakkında da tam bilgi mevcut değildir. Akdeniz foklarının bazı dönemlerde bir araya geldiği ve sonra tekrar dağıldıkları konusunda varsayımlar mevcuttur. Ergin erkek bireyler genelde bir bölge belirler ve yaşantısını burada sürdürürler.
    Dişiler erkeğe göre daha gezgin olmakla birlikte, yavrulama döneminde üreme mağarası ve civarını terk etmezler. Genç fok bireyleri ise yetişme dönemlerinde uzak bölgelere gidebilirler. Dişi Akdeniz foklarının çiftleşmek için büyük uzaklıklar katederek erkek fokların yanına geldiği ve daha sonra erkeğin bölgesinden ayrıldığı tahmin edilmektedir. Çiftleşme denizde olur. Dişi fokun cinsel olgunluğa 4-5 yaşında ulaştığı tahmin edilmektedir. Dişi Akdeniz foku 10-11 aylık hamilelik döneminden sonra, her sene ya da 2 senede, bir yavru doğurur. Bu nedenle, Akdeniz foku üreme hızı düşük, yavru sayısı az bir canlıdır. Doğum, insanların uğramadığı (veya ulaşamadığı) ve içinde hava olan bir kıyı mağarasının en ucunda, dalgaların kolay ulaşamayacağı bir çakıl plaj veya kayalık platform üzerinde olur. Anne, yavruyu yaklaşık 4 ay boyunca kendi sütü ile mağara içinde karada emzirir. Akdeniz foku, yavrusunu doğurmak ve büyütmek için mutlaka karaya (ve özellikle kıyı mağaralarına) muhtaçtır.Akdeniz fokları 20. yüzyılın başına kadar tüm Akdeniz kıyıları ile doğu Atlas Okyanusu kıyılarında Portekiz'den Batı Afrika sahillerindekiSenegal'e kadar 7855.25114
    ifade edilen bir nüfusa sahip olarak serbestçe yaşamlarını sürdürüyordu. Ancak aşırı avlanma, yaşam alanları kaybı ve deniz ekosisteminin bozulması nedeniyle türün dünya dağılımı daraldı ve nüfusu hızla azaldı. Akdeniz foku bugün dünyada sadece Türkiye,YunanistanFasMoritanya ve Madeira Adaları'nda yaşamakta olup toplam nüfusu 600 civarında tahmin edilmektedir. Moritanya sahillerindeki Akdeniz fokları gerçek bir fok kolonisi özelliği göstererek birlikte yaşamakta popülasyonu ise insan baskısı nedeniyle birlikte bulunmak yerine çoğu zaman tek tek dolaşma ve yaşama şeklini seçmeye zorlanmışlardır. Halen az sayıda da olsa Türkiye'de Akdeniz'in doğu sahillerinde rastlanmaktadır.
    Akdeniz foku dünyada birbirinden kopuk 2 ana bölgede yaşamaktadır:
    1. Moritanya kıyıları, Madeira Adaları ve Fas
    2. Akdeniz (Yunanistan, Türkiye ve Doğu Akdeniz)
    Türün en büyük popülasyonu Ege Denizi'ndeydi. Dolayısı ile Akdeniz fokunun Akdeniz'de soyunu sürdürebilmesi ve ekosistemde varlığını koruyabilmesi esas olarak 2 ülkenin elindedir: Türkiye ve Yunanistan.
    Bir dünya mirası olan Akdeniz fokunun korunmasında Türkiye önemli bir ülke konumundadır. Türkiye'de yapılan çeşitli bilimsel çalışmalarda bireysel tanımlama yolu ile 31-44 arasında Akdeniz foku bireyi tanımlanmış olup, kıyılarımızda 100 civarında fok yaşadığı tahmin edilmektedir ki dünyadaki fok popülasyonunun yaklaşık 600 olduğu gözönünde bulundurulduğunda bu sayı önemli bir yer tutmaktadır.
    Akdeniz foku dağılımı kıyı boyunca süreklilik yerine belirli bölgelerde yoğunlaşma özelliği göstermektedir.
    Türkiye kıyılarında foklar,
    1. Marmara Denizi'nde; Marmara Adaları ve Mola Adaları ile Biga Yarımadası kuzey sahillerinde
    2. Ege'de; Gelibolu Yarımadası'nın Ege kıyıları ile Behramkale arasında ve Yeni Foça ile Datça arasında
    3. Akdeniz'de; Datça ile Kemer arasında, Alanya ile Taşucu arasında ve Hatay Samandağ ile Suriye sınırı arasında kalan sahillerde var olma mücadelesi vermektedir.
    Türün korunma derecesine bağlı olarak Türkiye'de Akdeniz foku ölümleri olduğu gibi, yavrulama ve çoğalma da gözlenmektedir. Sayılarının azalma nedeni ise balıkçıların kasıtlı veya kasıtsız fokları öldürmeleridir.
    Yavru bir Akdeniz foku

    Vaşak
    Kediye benzemekle birlikte normal kedi ağırlığından 5 kat daha ağırdırlar. En irileri 30 kg civarında olan bayağı vaşaktır. Kulakları normal kediye kıyasla daha uzun ve uçları tüylüdür. Kış bastırdığında ise sadece kulaklarının üzerindeki tüyler değil tüm vücudu kalın bir tüy tabakası ile kaplanır. Adeta kışın gelmesi ile mantolarını giyerler. Patilerinin genişliği karda yürümelerini kolaylaştırır.Afrikalı vaşaklar, vücuduna oranla afrikanın en hızlı ve en tehlikeli hayvanıdır.Örneğin bir antilobun boynuna atılıp onu yere çekme yeteneğine sahiptir. Gövdelerine göre küçük kalan başları ve kısa kuyrukları ile ilk bakışta ürkütücü gözükseler de görünüşleri kesinlikle etkileyicidir. Renkleri kum renginden koyu kahveye kadar değişir.Evcilleştirlebilirler
    Kanada vaşağı
    Yaban Kedisi
    Yaban kedisi (Felis silvestris), kedigiller (Felidae) familyasından bir kedi türüAvrupa, Batı Asya ve Afrika kıtalarında farklı alt türleri ile geniş bir coğrafyada yaygındır. Afrika yaban kedisi alt türü ev kedisinin atası olarak kabul edilir.Yaban kedisinin doğal yayılımı Batı Avrupa'da İskoçya'dan, Orta ve Doğu Avrupa'dan Orta Asya'ya ve Hindistan'a kadar uzanır. Ayrıca Afrika'nın tropik ormanları kuşağı haricinde Afrika'nın büyük bir kısmında yaygındır.

    Yerel olarak birçok alt türlerin var olması uzun süre boyunca sınıflandırmasında karmaşıklığa yol açmıştır. Günümüzde klasik olarak üç alt türe ayrılmaktadır.
    • Avrupa yaban kedisi veya Orman kedisi (Felis silvestris silvestris), İngiliz adalarında, Avrupa'da, bazı Akdeniz adalarında ve kısmen Güneybatı Asya'da yaşar ve gür kuyruğu ile dikkati çeker. Postu çok sık tüylüdür ve çizgileri gayet belirgindir.
    • Afrika yaban kedisi (Felis silvestris lybica), Afrika'da, Arap Yarımadasın'da ve Güneybatı Asya'nın Arap Yarımadasına bitişik olan kısmında ve bazı Akdeniz Adalarında yaşar. En mühim özellikleri sivri kuyruğu, kulakların arkasındaki kızıl renk ve fazla belli olmayan çizgileridir.
    • Asya yaban kedisi veya Bozkır kedisi (Felis silvestris ornata), Orta Doğu'dan Orta Asya'ya, Batı Hindistan'a, Kuzeydoğu Çin'den Moğolistan'a kadar yaygındır. Dış görünümü ile Afrika yaban kedisini andırır. Aralarındaki en mühim farkı çizgilerden daha çok benekli olan postudur.
    Modern bilimin yaptığı genetik araştırmalar bu sınıflandırmayı desteklemektedir. Ancak Afrika yaban kedisinin merkez ve güney Afrika'da yaşayanları kuzey Afrika ve Orta doğu'da yaşayanlarıdan genetik farkları olduğu ve bunların iki ayrı alt tür olduğu öne sürülmüştür. Bundan dolayı kuzeyde yaşayan alt türe Felis silvestris cafra adı verilmiştir. Çoğu bilimcilerin ayrı bir tür olduğunu savundukları gri kedi de yaban kedisinin Felis silvestris bieti adlı diğer bir alt türü olabilir.[1].
    Afrika yaban kedisi tüm ev kedilerinin (Felis silvestris catus) atası olarak kabul edilir. Ancak bazı bilimciler başka alt türlerinde karışmış olabileceğini savunmaktadır.
    Avrupa yaban kedisi (Felis silvestris silvestris)
    Kızıl Geyik

    Kızıl geyik (Cervus elaphus), dünya üstündeki en büyük geyik türlerinden biridir.
    Kızıl geyik Avrupa'nın çoğu kısmında, Kafkas Dağları bölgesinde ve Hazar Denizi'nin batısında Anadolu'da yaşar. Ayrıca Afrika'da da bulunan tek geyik türüdür ve kuzeybatı Afrika'da Cezayir ile Tunus arasında Atlas Dağları'nda bulunur. Kızıl geyik aynı zamanda Yeni Zelanda ve Arjantin gibi diğer bölgelere de sokulmuştur. Türkiye'de ise aşırı avlanma sonucu sayıları düşmüş olup, bugünlerde kalan popülasyon korunmaya çalışılmaktadır. Dünyanın bir çok bölgesinde kızıl geyikten elde edilen et besin olarak tüketilmektedir.
    erkek
    Ceylan

    Ceylanboynuzlugiller (Bovidae) familyasından Gazella cinsini oluşturan çift toynaklılara verilen ad.
    Uzunluğu 100-130, yüksekliği 60, kuyruğu 20 cm'dir. Boynuzları yay biçiminde, gözleri iridir. Rengi toprak rengine benzer. İnce ve güzel görünüşlü , çevik bir hayvandır. 10 yıl kadar yaşar, kolay evcilleşir (Gazella dorcas). Bunun bir başka türü olan Gazello grantinin yüksekliği 100, boynuzları 75 cm'dir. Eti ve derisi için avlanır. Afrika ve batı Asya'daçöl ve bozkırlarda yaşar.
    Thomson ceylanı